7 Ekim 2016 Cuma

Kuskuslu Brokoli Salatası


Kış geldi :( benim brokoli ve familyasıyla imtihanım başladı :)  bu sevimli ağaçcıkları sırf sağlıklı oldukları için cesitli yöntemlerle yemeye calişiyorum. Bu sezonun ilk tarifi salata olarak gelsin.
Bu salatayı öğle yemeği ya da ara öğün olarak yiyebilirsiniz ya da çay davetlerinizde ikramlık olarak hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:
  • 1 su bardağı kuskus makarna 
  • 1 kase brokoli
  • 3 - 4 adet kornişon turşu
  • 1 çay bardağı haşlanmış mısır
  • 1 adet havuç
  • Tuz, limon suyu, zeytinyağ
Yapılışı:

Kuskus makarna yumuşayana dek haşlanıp süzülerek bir kaseye alınır. Brokoli minik parçalara ayrılır,  havuç küçük küp şeklinde dilimlenerek birlikte yumuşayana kadar haşlanır ve süzülerek haşlanan kuskusa ilave edilir. Ardından kornişon turşu minik doğranır, haşlanmış ya da konserve mısır eklenerek, tuz, limon suyu ve zeytinyağ ilavesiyle harmanlanarak salatamız hazırlanır. 

Afiyet Olsun. 



13 Ağustos 2016 Cumartesi

Baklava Yufkasından Gözleme


Hafta sonu kahvaltıları için doyurucu, lezzetli ve en önemlisi de pratik lezzetleri çok seviyorum. Malum tatil günleri gezme demek o nedenle fazla uğraşmadan güzel bir kahvaltı yapıp sokağa atmak istiyor insan kendini :) Ama kuru kuruya zeytin peynir de olmaz yanında lezzetli bişeyler lazım. İşte böyle düşünceler içindeyken uydurdum bu gözlemeyi :)
Buzdolabında paketin içinde birkaç hazır baklava yufkası vardı. Acaba gözleme yapsam nasıl olur dedim. Yaptım oldu :))

Baklava yufkası normal yufka gibi büyük olmadığından minik minik gözlemelerimiz oldu :)

Malzemeler:
  • 4 - 5 adet baklava yufkası
  • 1 su bardağı süt
  • 1 çay bardağı sıvıyağ
  • 1 adet yumurta
  • Sıvıyağ (pişirmek için)
Yapılışı: 

Süt, yumurta, sıvıyağ çırpılarak sos elde edilir. Baklava yufkasınn bir tanesi tezgaha serilerek üzerine fırça yardımıyla sostan sürülür sonra her kat arasına yine sostan sürmek kaydıyla gözleme gibi katlanır. Sos bitene kadar bütün yufkalara tek tek aynı işlem uygulanır ve teflon tavada arasıra sıvıyağ sürerek önlü arkalı pişirilir. 

Bu gözlemeyi isterseniz peynirli, patatesli... vb içli de yapabilirsiniz ben en çok sadesini sevdiğim için sade yaptım. 

Kahvaltıda yiycekseniz çay vazgeçilmez olur ya da öyle arada yiycekseniz yanına bir de soğuk ayran yapın afiyetle yiyin :)) 






27 Temmuz 2016 Çarşamba

Üzüm Kompostosu


İster yaz olsun ister kış meyvelerle yapılan şerbetler, komposto ve hoşafları çok severiz. Özellikle makarna ve bulgur pilavının yanında bayılırım. Başka kültürlerde de bu lezzetler varmı bilmiyorum ama bana hep Anadolumu hatırlatır. Kanaati, bereketi simgeler. 

Kışın genelde kuru meyvelerle hoşaf yapsamda yazın tazecik üzümleri görünce misket gibi ne tatlı komposto olur bunlardan dedim ve yaptım.

Malzemeler:
  • 1 çorba kasesi dolusu üzüm taneleri
  • 1 çay fincanı şeker
  • 2 lt kadar su
  • 1 çorba kaşığı bal
  • 1 adet çubuk tarçın
Yapılışı:

Üzümler sap ve çöplerinden ayıklayıp yıkanır.

Diğer tarafta bir tencereye 2 lt ye yakın su, 1 çay fincanı şeker ve çubuk tarçın ilave edilerek kaynamaya bırakılır. Şerbetimiz kaynayınca üzümler eklenerek yumuşayana dek pişirilir. 

Daha sonra ocaktan alınarak tadına bakılır ve bir çorba kaşığı bal ilave edilerek karıştırılır ve soğumaya bırakılır. 

Ben genelde şerbet ve kompostolara bir kaşık bal ilave ediyorum. Böyle aroması daha hoş oluyor hem de sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Size de tavsiye ederim. 
Afiyet Olsun.



12 Temmuz 2016 Salı

Bamya Yemeği


Evlenene kadar yemediğim tüm Bamya yemeklerine yanıyorum :)) "Ben onu sevmem" diye nasıl da geri çevirmişim... için gidiyor... şimdi her gün olsa yerim :)
 Ben bamyayı tavuklu ya da sade etsiz olarak çok severim. Bol domatesli ve ekşili olacak, eşim için de acısı ve sarımsağını biraz fazla ilave ederim o da öyle sever.
Bakalım nasıl yapmışım.

Malzemeler:
  • Yarım kg Bamya 
  • 1 adet kurusoğan 
  • 5-6 diş sarımsak 
  • 2 adet iri domates 
  • 1tatlı kaşığı salça
  • Bir çay kaşığı limon tuzu
  • 1 limon suyu
  • Zeytinyağı 
  • Tuz 
Yapılışı: 

İlk olarak bamyaların baş kısmı honi şeklinde kesilerek ayıklanır ve bekletmeden yarım limon sıkılmış tuzlu suyun içine bırakılarak salyalanması önlenir. 

Ardından kuru soğan yemeklik doğranarak zeytinyağında sararana kadar sotelenir, sonra bir tatlı kaşığı salça ilave edilirek kavrulur ardından kabuğu soyulup küp küp doğranmış domates ve ince kıyılmış sarımsak eklenerek 5 dak. kadar pişirilir en son limonlu sudan çıkarılan Bamya fazla hırpalanmadan bir su yıkanarak domateslerin üzerine aktarılır, bir çay kaşığı limon tuzu, yarım limon suyu ve yeteri kadar tuz ilavesiyle domateslerin suyu çekilene kadar ara sıra hafif karıştırılarak pişirilir. Domatesler suyunu çekince yemeğimizin kıvamını verecek kadar sıcak su eklenerek bamyalar yumuşayana kadar pişirilir.

Yemeğimizi ocaktan aldıktan sonra en az bir saat kadar dinlendirirsek daha lezzetli olur. Tercihen bulgur pilavı ve cacık eşliğinde çok güzel olur :)

Afiyetle...





Domatesli Semizotu Salatası


Geçtiğimiz günlerde kısa bir memleket ziyareti yaptık. Eşimin memleketine, köyüne gittik. Kısa da olsa nasıl iyi geldiğini anlatamam, sabah koyun, keçi sesleriyle tertemiz bir havada harika bir güne uyanmak, kümesden yeni alınmış yumurta, bahçeden toplanmış tazecik domates, salatalık ve yeşilliklerle birlikte yengemin kendi yaptığı tazecik peynir, tereyağ ve reçellerden oluşan bir kahvaltıyla başlangıç... gün içerisinde yaptığımız bağ bahçe turları... eşimin kuzularla haşır neşir oluşu ve akşamında bahçede mangal ve çay keyfimiz ile tadına doyamadığımız bir kaç gün geçirip ilk fırsatta tekrar gitmek üzere ayrıldık.
Tabii gelirken eli boş dönmedim :) Bağda bahçede ne varsa toplayıp getirdim :) Meyvelerin dönemi geçmişti maalesef bize kalmamıştı ama miss gibi tazecik marullar, kıvırcıklar, yeşillikler ve semiz otu beni bekliyordu, bolbol topladım getirdim. 
Tabii tazecik semizotlarini da bulmuşken enn sevdiğim domatesli salatasını yaptım. Bu arada yoğurtlusuna da bayılırım ama ilk olarak bol narekşili domateslisini yaptım.


Malzemeler:
  • Bir büyük kase semizotu
  • 2 adet sert domates
  • 6 - 7 dal taze soğan
  • Bir tutam maydanoz 
  • Yarım limon suyu 
  • 3 çorba kaşığı nar ekşisi 
  • Zeytinyağlı
  • Tuz
Yapılışı:

Semizotu bol suda yıkanıp ayıklandıktan sonra iyice süzdürülerek iri iri doğranır. Küçük dilimlenmiş domates, kıyılmış yeşillikler, limon suyu, nar ekşisi, zeytinyağlı ve tuz ilavesiyle harmanlanarak salatamız hazırlanır.

Ben bu salatayı genelde öğle yemeği olarak tercih ederim, çoğu zaman ayran ve kepek bisküvi eşliğinde ama bu kez görümcemin sacda yaptığı nefis katmer ve köyden getirdiğimiz yoğurttan yaptığım ayran eşliğinde yedim harikaydı. 


17 Nisan 2016 Pazar

Tahinli Kurabiye


Blogumu ilk açtığım zamanlardı... O zamanlar bir yandan bildiğim bütün tarifleri biran önce paylaşarak blogumu her gün güncellemeyle çalışıyorum bir yandan da yeni neler öğrenebilirim diye sürekli internette tarif arayıp deniyordum :)) 
İşte o günlerde bir Tahinli Kurabiye furyası vardı ben de internetten öğrenmiş sık sık yapıyordum. Zamanla hamur işleriyle arama mesafe koymaya çalışınca unutur oldum. Geçtiğimiz günlerde bir misafirimiz gelecekti baktım evde de kavonoz dibinde kalmış tahin var değerlendiriyim dedim ve tekrar yaptım. 
Kesinlikle mükemmel bir lezzet misafire yaptım ama biz yedik :))) Hatta duramadım iki gün sonra tekrar yaptım o tepsiyi de bitirdik. 
Yani anlıycanız yedikce yediren, ağızda dağılan kıyır kıyır bir lezzet. 

Malzemeler:
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 1 çay bardağı tahin
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 1 pkt kabartma tozu
  • 1 pkt vanilya
  • 3 - 4 su bardağı un
  • Fındık (İsteğe bağlı)
Yapılışı: 

Sıvıyağ ( ben zeytinyağ kullanıyorum), tahin ve pudra şekeri iyice karıştırılır. Ardından yavaş yavaş un ve beraberinde vanilya ve kabartma tozu ilave edilerek kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edilir. Unun cinsine göre 3- 4 bardak civarında un alıyor. Hamur 5 - 6 dak. yoğrulup ceviz büyüklüğünde parçalar koparılarak yuvarlanır ve yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizilir. İsterseniz üzerlerine birer tane fındık yatırabilirsiniz. Yoksa şart değil. 

Önceden ısıtılmış 180 der. fırında kurabiyeler çatlayana kadar pişirilir. Kurabiyelerimiz kesinlikle beyaz kalacak ve derin çatlaklar oluşunca hemen fırından çıkarılacsk tepside kendi sıcaklığıyla dinlendirilecek. Fırında uzun süre kalırsa kurur ve sert olur. 

Kurabiyemiz dinlenirken yanına güzel bir çay demleyin:)

Afiyet Olsun.




16 Nisan 2016 Cumartesi

Nişan, Düğün, Çeyiz, Evlilik Hazırlıkları


Geçtiğimiz günlerde nişanlı olduğunu bildiğim, tanıdık bir genç kızcağıza rastladım. Oradan buradan konuşurken asker olan nişanlısının düğün masraflarını kolay ödemek için doğuya tayin istiyeceğinden, doğuda görevli olursa maaşının biraz daha fazla olacağından bahsetti. Çok samimi olmadığımız için öğüt vermeye cesaret edemedim ama şakaya getirip
--"Amam ha, çocuğu çok borca sokma yazık" diyebildim. 

Hali hazırda, ekonomik olarak orta ya da ortanın altında bir gelirle idare eden bir ailenin kızı olan gelin hanım
--" Ben bilmem vallaha, o zaman evlenecem diye kalkışmıyacaktı" diye bir cevap verince oldukça şaşırdım. Evet şaşırdım ama belli etmemeye dikkat ederek "
--"canım o zaman ömür boyu eşya borcu ödersiniz " dedim. gülümsemeye çalışarak. Sonra gelin hanım
--"bir kere evleniyoruz, herşeyin en iyisini istiyorum, gerçi nişanlım 'tayin olacaz, eşya ordan oraya taşınacak en iyisine gerek yok, iyisi olsun yeter' diyo ama ben yine de içime sinsin istiyorum, sonuçta bir defa evleniyoruz , her zaman eşya almıyoruz" dedi.

Baktım halden anlayacak birşey değil hiç üstelemedim. İcimden üzüldüm, "yazık" dedim. "Yazık... bu da onlardan... bu da mutluluğu son model eşyada, çul da çaputta arayanlardan.. bu da yangından mal kaçırmanın hesabında olanlardan...  bu da şimdi ne aldırırsam kârdır yanılgısına düşenlerden... bu da akrabaya, eşe-dosta nispet yapmaya çalışanlardan... bu da evliliği eşya alıp, gelinlik giymekten ibaret sananlardan... bu da....

Gözümün önünden sülalece çeyiz alışverişine çıkıp çılgınca alışveriş yapan soyucular... Eşya tamamlanmadı diye çocuklarını iki sene nişanlı tutan sözde ana babalar... Filancadan benim kızımın/oğlumun neyi eksik herşey tam olmalı diye borç batağına giren akılsızlar... Nişanın, düğünün ennn görkemlisini mutluluğun anahtarı olarak düşünen zavallılar... Düğün gibi nişan, kına gecesi tertip edip fuzuli para harcamayı adet sayan görgüsüzler... Bir de bütün bunlara rağmen evliliğini sürdürmeyen doyumsuzlar... vs geldi geçti.

Aklıma kendi evlendiğim zaman geldi, ailemin tek çocugu olmama ve bazı akrabaların "olurmu öyle şey..." diye aklımı kurcalamaya çalışmalarına rağmen ve eşimin de ailemin de durumu uygunken düğün istemeyip nikahı yeterli gördüğüm, eşyada olsun, gelinlik vb. düğün ihtiyaçlarında olsun en makulünü tercih ettiğim, nikah hediyeliklerinin bile hazırlarını pahalı bulup "ben kendim yapıcam" diye  nişanlıma kumaş,  kurdale ve lavanta aldırarak dörtte biri fiyatına lavanta keseleri diktiğim..... ve daha birçok şey gözümün önünden geçti. Bütün bunların sonunda kârlı çıkanın kendim olduğum, tek kuruş borcumuz olmadan evlenip üzerine de hatırı sayılır bir miktar paramızın kaldığı... bir bir gözümün önünden gecti.... Ve kendinle birkez daha gurur duydum.

O kızcağız ve onun gibi birçok gelin adaylarına bir kez daha üzüldüm, acıdım. Yazık... 

Ve aklıma Hz .Fatıma geldi... Peygamber Efendimizin gonca gülünün çeyizi geldi... Hz. Ali Efendimiz geldi.... bir kez daha üzüldüm. 




11 Şubat 2016 Perşembe

Pekmezli Kabak Tatlısı


Çocukluğumun kışlarında dedem ya da amcam büyükçe bir kabak alır, babannemler onu soyar, dilimler koca bir tencerede şekerleyip tatlı yaparlardı, ailece zevkle yerdik. :)
Olayın tatlı kısmı bir yana aslına bakarsanız ben çekirdekleriyle ilgilenirdim :) Babannem o çekirdekleri yıkar kurutur, sobanın üzerinde kavururdu. İşte o görüntü çok hoşuma giderdi :) Yedigimizi yer yemediğimizi kendi diktiği bez torbalara çıkılar :)) başka bir gün hiç de ummadığımız bir zamanda , ağzımız boş durmasın... hele şundan bir iki atıştıralım" diye getirirdi :))))
Eski zaman kadını işte herşeyi değerlendirirdi rahmetli... :)

Görümcemin memleketten bizim için getirdiği büyükçe kabağı görünce bütün bu anılarım gözümün önünden geçti. İlk fırsatta kabak tatlısı yapmak istedim. 
Birkaç gün sonra annemler, amcamları yemeğe davet edince kabağın bir kısmını onlara verdim, geri kalanın bir kısmını kendimize Pekmezli Kabak Tatlısı yaptım. Daha da bitmedi, bereketli çıktı mübarek. 

Ben tatlılara pekmez ilave etmeyi seviyorum, bunu da öyle yaptım. Yalnız elimdeki kabağın ve tatlı yaptığım kısmının kaç kilo olduğunu bilmediğimden ölçü veremiycem :(

Malzemeler:
  • Bir büyük kabağın iki boğumu (dilimi)
  • 3 su bardağı toz şeker
  • 4 çorba kaşığı pekmez
  • Bir iki parça çubuk tarçın
  • Kıyılmış ceviz içi (üzerine)
Yapılışı:

Kabaklarım çekirdek kısmını çıkarıp temizledikten sonra kabuklarını derince, hiç yeşili kalmayacak şekilde soydum ve çok iri olmayacak şekilde dilimleyip yıkayarak derin bir tencereye dizdim. Üzerine 3 su bardağı toz şekeri serperek 4 çorba kaşığı pekmezi ilave ettim, bir iki parça koku ve lezzet bırakması için çubuk tarçın ekledim ve bir kenarda kapalı olarak 3 - 4 saat bekleterek sulanmasını sağladım. ( Bir gece de bekletilebilir) Ardından ocağa alarak önce orta ateşte, kaynamaya başladıktan sonra da kısık ateşte kabaklar iyice yumuşayıp şerbeti kıvamlanana kadar pişirdim. Soğuyana kadar pişirdiğim tencerede bakleterek şerbetini iyice çekmesini bekledim, soğuduktan sonra servis tabağına alarak üzerine ceviz içi serperek ikram ettim, isterseniz servis yaparken üzerine tahin de gezdirebilirdiniz, biz bir kısmını da öyle yedik:) 

Tabii kabağın çekirdeklerini de atmadım :)) Yıkayıp kurulayıp, soba bulamasam da teflon tavada kavurarak yedik. :)) Az babannesinin kılıklı değilim haa... dimi ;) 

Afiyet Olsun. 



7 Şubat 2016 Pazar

Bayat Ekmek Köftesi



İsrafa karşı olduğumdan daha önce bahsetmiştim. Zira bu benim yaşam tarzım, ilk gençlik yıllarımdan beri israf etmemeyi, tutumlu olmayı kendime huy edindim. Bu yetiştirilme tarzımdan ileri gelse de ben bilinçli olarak ve özellikle bu huyumun üzerine giderek bu konuda hep daha fazla neler yapabilirimi düşündüm ve galiba en çok sevdiğiniz huyunuz nedir diye sorsalar tutumlu olmak derim, babama göre benimkisi cimrilik olsa da... :)))) 

İşte bayat ekmekle yaptığım bazı tarifler de bu şekilde ortaya çıktı. Gerçi çok fazla tarif üretemiyorum çünkü biz yiyebileceğimiz kadar ekmek alıp onu da son dilimine kadar tüketenlerdeniz. Yani gereğinden fazla ekmek alıp, bir kenarda bayatladıktan sonra bunları ne yapsam diye düşünecek kadar bayat ekmeğim olmuyor, az çok çıkanı da bir kenarda kurutup, rondodan çekerek dondurucuda biriktiriyorum. Bu köftenin bayat ekmekleri de uzunca bir süre bekledikten sonra birikti. 

Genelde köfte yapımında katkı malzemesi olarak kullandığım bayat ekmeği bu kez köftenin ana maddesi olarak kıymanın yerine kullandım. İnternette gördüğüm bu tarif oldukça aklıma yatmıştı ve ben de denemek için ekmek biriktirdim. :)) 

Ben bu köfteyi çok sevdim yumuşak bir lezzet tabii baharatlar köftemizin tadını vermekte büyük rol oynuyor.

Şunu da belirtmek isterim, tabii ki ve Şükürler olsun ki kıyma alabilecek durumdayız ancak bu tarif tamamen israfı önlemek adına bir alternatif sunabilmek amacıyla ve tabii ki et fiyatlarının çok arttığı bu günlerde kıyma alamayan bir çok insan var belki onlara da bir fikir olabilir diye paylaşmak istedim.  

Nasıl mı yaptım ???

Malzemeler:

  • 2 su bardağı kadar ekmek içi ( rondodan çekilmş )
  • 1 adet kuru soğan
  • 2 diş sarımsak
  • 1 tatlı kaşığı pul biber
  • 1'er çay kaşığı kimyon, kekik, toz kırmızı biber, tuz
  • 1 adet yumurta ( fotoğrafta yok ama ekledim )
  • Bir tutam maydanoz



Yapılışı:

Rondodan geçirilmiş bayat ekmek, rendelenmiş kuru soğan ve sarımsak, 1 adet yumurta, kıyılmış maydanoz, tuz ve diğer baharatlar iyice harmanlanarak yoğurulur. Elde edilen köfte harcından iri ceviz büyüklüğünde parçalar alınarak istenilen köfte şekli verilir ve normal köfte kızartır gibi teflon tavada az sıvıyağ ilave edilerek önlü arkalı kızartılır. 

Bu köftemizi yoğurduktan sonra fazla bekletmemek gerekiyor, aksi taktirde ekmek çok yumuşuyor ve hoş olmuyor. Yoğurur yoğurmaz şekillendirip kızartırsanız lezzetli bir köfte oluyor. 

Yeşillik ya da salata ve ayran eşliğinde nefis bir öğün elde edebilirsiniz. 

Afiyet Olsun.




20 Ocak 2016 Çarşamba

Kınalı Çay


İnstagram, Facebook, Twitter derken Blogumu epeydir ihmal ettim :( farkındayım.  Telefondan resim çekip anında paylaşım yapabileceğimiz sosyal medya unsurları blogumla aramı açtı :(

Oysa blogum benim paylaşım alanında ilk göz ağrım, ilk heyecanımdı. İlk açtığımda nasıl da bir heyecanla yemeklerimi yapıp kötü bir telefonla resimleyip burada paylaşmak için sabırsızlanıyordum :))

Bugün, buradan, daha sık paylaşımlar yapma isteğimle çocukluğundan kalma güzel bir anımı sizlerle paylaşmak istedim.

Bir de şunu eklemek istiyorum. Evet burası bir yemek bloğu ama bazen sizlerle yemek dışında paylaşmak istediğim anı, hatıra, yaşanmışlıklar içeren paylaşımlar da yapmak istiyorum.

Mesela KINALI ÇAY da bunlardan biri...

Rahmetli dedemden daha önce ki bir yazımda bahsetmiştim. Misafiri çok sevdiğinden de... Tek çocuk olduğundan da... İşte bu sebeple dedem çocukları da bir ayrı severdi. Çocukları eğlendirmek için onlara vakit ayırırdı, biz torunlarına da ayrı bir sevgi beslerdi, hep etrafında olalım, yiyelim, içelim, gülelim isterdi. 

Biz küçükken kahvaltıda olsun, gün içinde içtiğimiz çaylarda olsun. "Dur bak ben sana ne yapacam... dur hele bak şimdi " der. :)) Çay bardağının yarısına kadar sıcak  suyu doldurur, bir kaşık şeker ilave edip karıştırır sonra bir eline çay kaşığını tutar diğer elinde de çayın demini şekerli suyun üzerine yavaş yavaş dökerek bize KINALI ÇAY yapardı. Bir yandan da gözü bizde hayretle bakışımızı izler, keyiflenir. "Yaaaa.... bak işte... ne şimdi bu biliyon mu sen? Kınalı çay bu, kınalı çay" derdi. :)) Gerçekten de çayın altının başka, üstünün başka olduğunu,  alttaki şekerli suya çayın karışmadığını görmek çocuk aklıyla bizde büyük bir şaşkınlık, sevinç, mutluluk yaşatırdı. :)  Üstteki kırmızı demi ellerimize yaktığımız kınayla özdeşleştirir ayrı bir haz alırdık. İşin garibi dedem bunu her gün yapsa da biz her seferinde yeni görüyormuş gibi aynı sevinç ve heyecanı yaşardık. :))

Bugün çocukluğumdan kalma bu hatıram gözlerimin önünden geçti, kalktım kendime bir "kınalı çay" yaptım, inanın aynı sevinci yaşadım :) sizlerle de paylaşıyım istedim. Bir de çocukken ne de küçük şeylerle mutlu olduğumuzu, bir çayın bile bizi mutlu edebildiğini... oysa günümüzde elimizde onca nimet varken bunun şükründe olmayışımızı farkettim :( 

Hepimizin güzel anılar yaşamamız ve yaşatmamız ve herşeyden önemlisi küçük şeylerle mutlu olmayı bilmemiz, kısacası mutluluğu uzaklarda aramayıp, elimizdekilerin farkında olmamız ve bunları şükür sebeplerimiz olduğunu bilmemiz dileğiyle selam ve sevgiler...