29 Ağustos 2015 Cumartesi

Antep Usulü Zeytinyağlı Kara Kabak Dolması


Geçtiğimiz günlerde annemler kısa bir memleket ziyeretine gideceklerdi ki ben de adetim olduğu üzere onlar yolculuğa çıkmadan önce son akşam yemeğimizi beraber yemek üzere ufak çaplı bir sofra hazırladım.
Mevsim yaz olunca ben dolmalı sofraları pek bir severim, daha öncesinden de Antep usulü doldurup annemlere götürdüğüm dolmalarım tam not alıpda annem '' baban dolmalarını pek bir beğendi, tam usulünce Antepliler gibi salçalı, acılıca ne güzel yapmış'' diyince memnuniyetle bi havalara girdim :)))) hadi yine ondan yapıyım dedim :))

Markette özellikle yaz gelse de şu sevimli kabaklardan çıksa diye beklediğim Kara Kabakları (Girit Kabağı da deniyor) görünce hemen özenle aynı boy olanları seçtim :)

Babam menü uyumuna pek bir dikkat eder ( yemek seçer demiyorum... sadece sırf pirinçle ya da sırf bulgurla ya da sadece etle donatılmış sofraları sevmez. Bir tane pirinçli varsa diğeri mutlaka bulgurlu olmalı ya da tam tersi... ) Ben de menüyü ona göre şekillendirmek istedim. Ana yemeğimin Sac Kavurma olmasına karar verince , dolmamda zeytinyağlı ve pirinçli olacağından pilav olarak bulgur pilavını tercih ettim. Tabiii çoban salata ve ayranla tamamlanınca tam bizim damak tadımıza uygun bir Anadolu sofrası hazırlamış oldum :)

Antep usulü dolmaların özelliği salçalı ve acılı olmasıdır, ister zeytinyağlı ister etli olsun bu kural şaşmaz :)))  Salça ve acı mutlaka olacak...Bir de kuru reyhan sanıyorum işin püf noktalarından biri , bu kez ben de kendimden bir yorum kattım ve taze soğan ilave ettim, Dolmayı yerken damağımda bıraktığı nefiss tadı alınca bundan sonra bütün dolmalarımda mutlaka taze soğan da kullanmaya karar verdim :) 

Bakalım ben nasıl yapmışım. 

Malzemeler:
  • 20 adet Kara Kabak
  • 1,5 su bardağı pirinç 
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 çorba kaşığı domates salçası
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • 1'er çorba kaşığı pul biber, kekik, kuru nane
  • 1'er tatlı kaşığı tuz ve kuru reyhan
  • Bir tutam maydanoz 
  • 4 - 5 dal taze soğan ( özellikle tavsiye ederim )
  • 1 çay kaşığı toz şeker 
  • Zeytinyağ 
Yapılışı:

İlk olarak Kara Kabakları alaca soyup, içlerini çay kaşığı yardımıyla çıkararak dolmalık olacak şekilde hazırlıyoruz.

Daha sonra kuru soğanı minik yemeklik doğrayarak bir çay bardağı kadar zeytinyağda kavuruyoruz hafif pembeleşmeye başlayınca domates ve biber salçalarını ilave ederek bir iki dakika çeviriyoruz. Ardından yıkayıp süzdüğümüz pirinçleri ilave ederek karıştırıp bir çay bardağ kadar su ve tuz ilavesiyle ocağı kısıp kapağını kapatarark suyunu çekene kadar demlenmesini sağlıyoruz. Suyunu çekince ocaktan alarak baharatlarımızı, minik doğradığımız maydanoz ve taze soğanları ileve ederek karıştırıyoruz. Bu esnada yağını da kontrol ediyoruz. zira zeytinyağsı yerinde olan dolmalar daha lezzetli olur :)

Sonra minik kara kabaklarımızın içini hazırladığımız iç ile üzerinde biraz boşluk bırakarak doldurup üzerlerine domatesin kabuklu kısmı ile kapak yaparak tenceremize diziyoruz. Üzerine porselen bir tabak çevirerek dolmaların yarısına gelecek kadar sıcak su ilavesiyle kısık ateşte tenceremizin kapağı kapalı olarak pişmeye bırakıyoruz. 
Kabaklarımız ve pirinçlerimiz yumuşayınca dolmalarımız hazır demektir. Yanında güzel bir cacık ya da çoban salata ile nefis bir öğün olacaktır. 

Afiyetle...

 
 



7 Ağustos 2015 Cuma

Yumurtalı Zahter Salatası


Zahter Gaziantep, Hatay civarlarında bol bol yetiştirilip tüketilen bir bitki, aroma olarak kekiğe benzese de kekik diyemeyiz, belki bir çeşit dağ kekiği olabilir ama tazesi ayrı kurusu ayrı güzel.

Evlendiğim sene eşimin memleketine gittiğimizde eltim bahçeden elinde bir tutam otla gelmişti de , 'sana getirdim , kokla' diye uzatmıştı o anda koksuna bayılmıştım tam ağzıma bir yaprak atacaktım ki  'yemeee, sade kokla yenmez ooo' demişti :(  'Biberlerin arasında kendiliğinden bitiyo, yabani ot bu toplayıp ineklere veriyorum' demişti :))) 

Sonraki senelerde annem aynı otan pazardan almış , 'Hataylı bir kadın getirmiş, millet kapışıyo, salatası yapılıyomuş' deyince bir deneyelim dedik ve o günden beri zahter salatasını hiçbir şeye değişmem yeter ki zahter buluyum Malatya'dayken manavlara gelirdi, çok da ucuzdu ama ne yazık ki Ankara'da sadece yazın onda da birkaç tutam ancak bulabiliyorum :(

Bu arada evleneli kaç sene oldu hala eltimin ineklere veriyoruz yeme diyip de bana yedirmediği zahterlere yanarım :)))

Biz zahter salatasına her öğün hatta öğün arası yani ne zaman bulursak o zaman yiyebiliriz ama evde varsa kahvaltıya mutlaka yaparım, üzerine de haşlanmış yumurta dilimlerim, hele bir de yanaında köy yufkamız varsa o yoksa bazlama da olabilir :)) değmeyin bizim keyfimize :) eşimle adeta kapışırız ama son lokmaya geldimi ikimizde birbirimize kıyamayıp 'hadi bunu da sen ye'... 'yok sen ye'... 'yok yok sen ye'... diye diye ikramda bulunuruz en son zahterler bana, tabağı sıyırması eşime kalacak şekilde anlaşırız :)))

Malzemeler:
  • Bir bağ zahter
  • 4 - 5 dal taze soğan
  • 1 çorba kaşığı nar ekşisi
  • Bir çimdik tuz,
  • 1'er çay kaşığı isot ve pul biber
  • Zeytinyağ
  • 2 adet haşlanmış yumurta
 Yapılışı:

Saplarından ayıklayıp yıkadığımız zahterler iri iri kıyılır, İnce kıyılmış taze soğan, nar ekşisi, sızma zeytinyağ, isot, pul biber ve bir çimdik tuz ilavesiyle karıştırılarak servis tabağına alınır, üzerine haşladığımız yumurta dilimlenerek dizilir.
  
gördüğümüz gibi salatamız  hazırlamak çok basit , yani tarifini vermeme bile gerek yok ama bilmeyenler olabilir, bu nefis lezzetten kimse mahrum kalmasın diye paylaşmak istedim.





3 Ağustos 2015 Pazartesi

Fırında Çömlek Yoğurdu Mayalama


Yenilen pehlivan güreşe doymazmış derler ya benimki de o hesap :)))
15 yaşımdan beri yoğurt mayalama konusunda verdiğim mücadeleyi bir ben bilirim bir de Allah :)))

İlk tarifimi bu konuda üstad rahmetli babannemden almıştım, '' guzum süde küccük parmağını batıracan parmağın yanmıycak, ılık olacak, sonra bi gaşşık yoğurdu az bi südünen karıştır  onu süde çal, üzerini kalın büyük bi sofra beziyne küccük battaniyeyle  ne sar sıcak bi kenara goy'' demişti :)))) dediği gibi  de yapmıştım...ilk deneme başarısız dedim moralimi bozmadım....:(  ama telef olan süte içim yanmadı da değildi hani :))) Rahmetli babanneme anlatınca ' guzum soğuk çalmışın, ıcık daha sıcak olsun'' demişti. Eeee ıcık sıcak yaptım o zaman da süt kesildi :( :))) 

Canım annem herseferinde ''olsun, bidahakine yaparsın'' diyodu :)))

Bu arada bu konu kafamı acayip kurcalıyordu... bu kadar basit birşeyi ben niye yapamıyorum diye :( arada birkaç gizli mayalamalarım da olmadı değil, hem telef olan sütü attığımı kimse görmesin diye hem de başarısızlığıma kimseleri şahit etmemek adına :))))
Yılmadım...her gördüğüm marifetli hanıma sordum, hepsinin tarifi babanneminkiye aynıydı...
Evlendim kayınvalideme , eltime, görümceme ... sordum onlarında tarif aynıydı... yaaa şu ''parmağı sokucan yakmıycak ılık olacak '' da neyin nesiydi bir türlü çözemedim :(

Bayaa bir ara vermiştim bu işe taa ki Tülin Hanımın sarıp sarmalamadan, fırında yoğurt mayalama tarifine kadar... meğer benim yoğurtlar sarılmak istemiyormuş, sıkılıyormuş, sorun ordaymış anladım :)))

Nasıl mı yaptım ?

1, 5kg sütü ( BİM lerde satılan paketli sütlerden kullandım ) çelik tencere ile ocağa aldım, kaynamaya başladıktan sonra 5 dak. daha kaynatıp ocaktan aldım. Bir kenarda soğumaya bıraktım.

Bu arada can alıcı noktaya gelmişti :))) Süte parmağımı batırdım, yakıyordu, olmaz dedim biraz daha bekledim, az sonra bir daha batırdım hafif yaktı tamam dedim şimdi ben bunu çömleğe aktarırken istediğim sıcaklığa ulaşır dedim. Sütü çömleğe boşalttım. Parmağımla tekrar baktım evet bu olmalıydı yakmayacak kadar sıcak ama sıcağa yakın ılık olacaktı :)) 

Bu aşamada evdeki yoğurttan tepeleme 1 tatlı kaşığı alıp mayalayacağım sütten azıcık ekleyerek incelttim ve çömlekteki sütümün üzerine ilave ederek bir iki kez karıştırıp, doğruca fırına koydum ( fırnı hiçbir şekilde çalıştırmıyoruz, önceden ısıtmıyoruz ) kapağını kapattım, yaklaşık 4 - 5 saat sonra yoğurdum mayalanmıştı hem de kalıp gibi :))

Sonra üzerine bir tabak kapatarak buzdolabına aldım, bir sürede orada bekleyince tadına doyum olmayacak bir yoğurt elde ettim.

Eşim de ben de bayıldık aldık çömleği önümüze kaşık kaşık yedik , bir oturuşta bitti... olsun yine yaparım :))

Şeytanın bacağını kırdım bir kere...

Ohhh artık rahat bir uyku uyuyabilirim, artık ben de yoğurt mayalayabilen bir ev hanımı olarak kariyerimin basamaklarına bir yenisini daha eklemiş bulunuyorum :))))


2 Ağustos 2015 Pazar

Sac Kavurma



Anadolumuzun ne güzel yemekleri var, tüm aileyi, eşi dostu etrafında toplayan, bereketine bereket, muhabbetlere muhabbet katan. 

Sac Kavurmayı küçüklüğümden beri çok severim.
Hatırlıyorum da babam ben küçükken Ankara'nın meşhur sobacılar çarşısında özel bir sac yaptırmıştı altına da özel ayağından almıştık ne zaman hatırlı bir misafirimiz gelecek olsa hemen takımları dolaptan çıkarır, sac kavurmamızı yapar, masanın ortasına özel ısıtıcılı altlığını koyar, misafir gelince büyük bir gururla ortaya getirirdik :))) Cosurdayan yemeğin sıcak sıcak ortaya gelmesiyle misafirlerimizin yüzünde oluşan ifade sonrasında da ekmeklerini bandıkça aldıkları lezzetten duydukları memnuniyet bizi ziyadesiyle mutlu etmeye yeterdi. :)))
Benim de çeyizimin ilk parçalarındandır sac, markette kenarı kulplu minik teflon sacı görünce, maharetli nişanlı kız edasıyla, '' ben bunla kocacığıma sac kavurmalar yaparım '' diyerek almıştım bir tane :)))))) ilk evlendiğim sene de babam milli yemeğimizden usulünce yapmamı istemiş olacak ki bir tane de bana yaptırmış sobacılar çarşısında gerçek sacdan olanından :))

Ekmek bandıran bu lezzeti hepinize tavsiye ederim.

 

Malzemeler::
  • Yarım kg dana eti ( kuzu da olur )
  • 100 gr kuyruk yağ ( olursa şahane olur )
  • 2 adet domates
  • 7 -8 adet sivri bier
  • 3 - 4 diş sarımsak
  • Sıvıyağ
Yapılışı:

Ben dana eti kullandığım için ön hazırlık olarak küçük kuşbaşı doğradığım etleri sıvıyağdan bir iki kez çevirdikten sonra bir çay bardağı su ilavesiyle düdüklü tencerede yarım saat kadar pişirdim. Ancak siz kuzu eti kullanacaksanız ön pişirmeye gerek yok. 

Ardından sacı kızdırdım ve minik doğradığım kuyruk yağını, biraz da sıvıyağ ekleyerek kızarana kadar kavurdum, kızarınca ön pişirmesini yaptığım etleri ilave ederek karıştırdım ve küp küp doğradığım sivri biberleri ilave ederek kızarana kadar pişirdim. Kızarınca incecik kıydığım sarımsakları ve kabuklarını soyup küp küp domatesleri etlerin etrafına gelecek şekilde ilave ettim ve üzerine bir kapak kapatarak domatesler suyunu salıp hafif çekinceye kadar kısık ateşte pişirdim.

Yemeğin görselliği açısından domatesleri ilave edince karıştırmadım, zaten sacın yapısı itibariyle ortası çukur olduğu için domatesin suyu ortada toplandı ve etlere şahane bir lezzet kattı :) yanında bol yeşillik, olmazsa olmaz bulgur pilavımız ve ayran eşliğinde ikram ettim. 

Hepinize bereketli sofralar dileim.. afiyetle.